Dr. Öğr. Üyesi Barış Adıbelli: “ÇKP Hem Ekonomik Gelişime Hem de Toplumsal Dönüşüme Öncülük Etmiştir!”
Dumlupınar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Barış Adıbelli, Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin kuruluşunun 100. yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Adıbelli, ÇKP’nin 90 milyonun üzerindeki üye sayısıyla dünyada en fazla üyeye sahip siyasi partilerden olduğunu ve siyaset bilimi, dış politika, uluslararası ilişkiler; her alanda önemli bir çalışma sahası, laboratuvar olduğunu vurguladı. Adıbelli, ÇKP’nin modern siyaset bilimi şartları içerisinde örgütlü, resmi olarak kaydı tutulan yegâne parti olduğunu söyledi.
ÇKP’nin devletin ta kendisi olduğunu ifade eden Dr. Barış Adıbelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin 19. yüzyıldan itibaren Batılı güçlerle yaşadığı savaşlar ve onların sonucunda imzaladığı ‘eşit olmayan’ anlaşmalarla yarı sömürge haline getirilmişti. 1911’de Dr. Sun Yat Sen ve arkadaşları Cumhuriyetçi bir devrim gerçekleştirdiler Çin’de ve iki bin yıllık imparatorluğu ortadan kaldırdılar. 20. yüzyılda Çin Batılıların parçalamaya ve bölüşmeye çalıştığı bir ülkeydi. O atmosferde 4 Mayıs 1919’da Çinli öğrencilerin önderlik ettiği yurtsever bir uyanış başladı. 4 Mayıs Hareketi Çin siyasi hayatında yeni bir dönemin başlangıcıydı, ÇKP’nin kuruluşuna giden siyasi zemini hazırlamıştır. ÇKP 4 Mayıs Hareketi’nin yurtseverlik ve direniş ruhunu sürdürmüştür. Mao Zedung da bunu sık sık vurgulamıştır.”
Adıbelli, kurulduğu 1921 yılından itibaren, 1949’a kadar olan süreçte ÇKP’nin hem bir siyasi parti, hem bir okul, hem bir fiili devlet hem de silahlı kuvvetler olarak görev yaptığına dikkat çekti. Adıbelli, Çin’de milli mücadeleyi ve yurtsever direnişi ÇKP’nin sürdürdüğünü, Türkiye’de ise Milli Mücadelenin TBMM tarafından yürütüldüğünü hatırlattı.
ÇKP’nin hem ekonomik gelişime hem de toplumsal dönüşüme öncülük ettiğini vurgulayan Dr. Barış Adıbelli, “Çin’e özgü sosyalizm”in ana unsurunun Çin’in kendi tarihinde, kendi kültürünün muazzam büyüklüğünde saklı olduğunu söyledi. Mao Zedung’un Çin sosyalizmini kurarken kendi tarihinden ve kendi kültüründen ilham aldığını belirten Adıbelli, “Çin köylüsünün böyle bir gücü var, o halde Çin köylüsü bu devrimin temelidir dedi” şeklinde konuştu.
ÇKP’nin kuruluşundan bu yana dört önemli aşama geçirdiğini vurgulayan Barış Adıbelli, bunları şöyle sıraladı: “İlk dönem Mao Zedung dönemidir, 1976’ya kadar olan dönem. İkincisi 1976’dan başlayıp 1997’ye kadar devam eden Deng Xiaoping dönemidir. İkinci kurucu baba olarak nitelendirilir ve Çin’i dışarıya açan ve bugünkü ekonomik temelleri atan isim olarak değerlendirilir.
Üçüncü dönem Jiang Zemin dönemidir. 1989-2002 yılları arasında görev yapmıştır. Özellikle 2002’ye doğru ÇKP 16. Kongresi’nde kabul edilen ‘Üç Temsil Teorisi’nin de fikir babasıdır. Bu teoriye göre, ÇKP herkesi kapsayacak, tabanı herkese yayacak, bir tarafta Çin milliyetçiliğinin temsilcisi olacak, bir tarafta Konfüçyus düşüncesinin temsilcisi olacak, bir tarafta da liberalleri, işi adamlarını alacak. Kısaca özetlemek gerekirse; Zemin’in ‘Üç Temsil Teorisi’ esasında ‘Barış içinde bir arada yaşamanın gerektirdiği her şey’dir. Ve nihayetinde dördüncü dönem ise Xi Jinping dönemidir. 2012’de başlamış ve halen devam etmektedir. Bu dönem Çin’i bambaşka bir kulvara taşımıştır. Özellikle Çin’i 21. yüzyıla taşıyan önemli bir dönem. Çünkü 21. yüzyılı hem Asya yüzyılı hem Çin yüzyılı olarak adlandırıyoruz. Aslında ikisi birbirini tamamlayan şey. 2017 yılında ÇKP’nin 19. Kongresi’nde Xi Jinping tarafından ‘Xi (Şi) Düşüncesi’ olarak da adlandırılan yeni yol haritası Çin’in yeni hedeflerini ortaya koymuştur. Çin kendisini 2017’de büyük güç olarak ilan etti. Bu bir dönem noktasıdır. Kuşak ve Yol Girişimi de 2013 yılında ortaya çıkmasına rağmen gücünü gösterdiği dönem 2017’dir.”
ÇKP’nin ve Çin’in geleceğini Türkiye’nin geleceğinden ayrı tutmadığını ve Çin’in de Türkiye’nin de kaderinin ortak olduğunu belirten Dr. Barış Adıbelli, “Küresel egemen güçlerin dümen suyunda gitmediğimiz sürece, onlara meydan okuduğumuz sürece geleceğimiz çok çetin olacak, mücadeleyle geçecek. Önümüzdeki dönem kendi ayakları üzerinde durmak isteyen ülkelerin zaferiyle sonuçlanacağı bir dönem olarak görüyorum” diye konuştu.