ABD Kongresi’nin 40 milyar dolarlık Ukrayna yardım paketini onayladığı hafta, kendimize Washington’un Ukrayna’da bir vekalet savaşı yürütüp yürütmediğini ve bunun Ukrayna için mali sonuçlarının ne olacağını sormalıyız.
Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, 40 milyar dolarlık paketin “büyük bir paket olduğunu ve hayatta kalma mücadelesi veren Ukrayna halkının ihtiyaçlarını karşılayacağını” belirtti. Kısa vadede fonlar Kiev’de iyi karşılanacak olsa da, uzun vadede, esas niyet konusunda kafalarda soru işaretleri var.
Gerçekten de, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken tarafından belirlenen net parametrelerin dışında, Beyaz Saray karmaşık mesajlar gönderiyor gibi görünüyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın “Putin iktidarda kalmamalı” şeklindeki korkunç açıklaması, ABD’nin Rusya’da bir hükümet değişikliği niyeti hakkında alarm zillerini çaldırdı.
Bu korkular, Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Rusya’nın “Ukrayna’yı işgal ederken yaptığı türden şeyleri yapamayacak kadar zayıfladığını” görmek istediği yönündeki yorumuyla daha da arttı.
Başkan Biden’ın daha sonra “özür dilemediğini” iddia ettiği yazılı olmayan duygusal açıklamasına rağmen Beyaz Saray, Ukrayna’daki durumun bir vekalet savaşına dönüşmediği konusunda ısrarcı. Görevden alınan Basın Sekreteri Jen Psaki, tipik olarak “Bu Rusya ve Ukrayna arasındaki bir savaş. NATO bu işin içinde değil. ABD bu savaşta savaşmıyor” iddiasını sürdürdü.
Ancak Beyaz Saray’ın bu iddialarına rağmen endişeler de sürüyor.
Biden yönetimi, Ukrayna hükümetinin kendi topraklarını savunmasını kolaylaştırmaktan başka bir şey yapmadığına inanıyor olabilir. Ancak eski Kongre Üyesi Tulsi Gabbard gibi pek çok kişi, durumun bu noktanın ötesine geçtiğini düşünüyor. Gabbard konuyla ilgili “(Biden) zaten bizi Rusya ile bir savaşa soktu. Bu sadece soğuk savaş da değil, sıcak savaş ve Ukrayna’yı savaşta bizim vekilimiz olarak kullanıyorlar” yorumunu yapıyor.
Stanford Üniversitesi’nden Profesör Norman Naimark ise farklı bir görüşe sahip. “Vekalet savaşı, savaşan bir tarafın, sizin emrinizi yerine getirmesidir…” ama bu durumda “onlar bizim (ABD) için değil, kendileri için savaşıyorlar” diyor Naimark.
Egemenlik alanını koruma motivasyonuna rağmen, Ukrayna bir borç krizine doğru ilerleyen bir uyurgezer olabilir mi? ABD’nin bu Doğu Avrupa ülkesine yaptığı askeri yardım, şimdi İsrail ya da Mısır’a verilen meblağları aştı. Peki bu durum, Ukrayna’nın uzun vadeli beklentileri için ne anlama geliyor?
2020 itibariyle, Ukrayna kişi başına düşen GSYİH’sı açısından Avrupa’nın en fakir ülkesiydi. Kırım’ın 2014 yılında Rusya ile yeniden birleşmesinden bu yana Kiev, Jubilee Borç Kampanyasına göre, ülke dışından 61 milyar dolar borç aldı. Ve sadece 2022 yılındaki borç geri ödemeleri de 7,3 milyar dolara ulaştı. Bu nedenle Ukrayna, çatışma ve yeniden inşa maliyeti arttıkça kontrolden çıkan dramatik ekonomik rüzgarlarla karşı karşıya kaldı.
Ukrayna’ya verilen Batı yardımı ulusun egemenliğinin çıkarınaysa, o zaman bu tür bir destek mali veya siyasi etki söz konusu olmadan sunulmalı.
Ya Beyaz Saray’ın çizgisi ABD’nin resmi politikasıdır ya da Lloyd Austin’in zayıflatılmış bir Rus ordusu hedefi… Biden yönetimi, iki pastayı birden yiyip bitiremez.