2020’nin Ocak ayından bu yana dünyanın başlıca gündemi Covid 19 pandemisi…
Bir çok ülke, pandeminin olumsuz etkileri altında zor günler geçirirken bu süreci, daha az hasarla atlatmayı başaran ülkeler de var. Bu ülkelerden biri de Küba…
ABD’nin ablukası altındaki Küba, hem ambargolarla, hem pandemiyle nasıl mücadele ediyor? Bu mücadelede elde ettiği başarının sırrı ne?
Konuğumuz Küba’nın Türkiye Büyükelçisi Luis Alberto Amoros Nunez.
CRI: Sayın Büyükelçi, dilerseniz Covid 19 gündemiyle başlayalım. Zira, 2020’de olduğu gibi 2021’de de dünyanın başlıca gündemini Covid 19 oluşturdu. Küba’da Covid 19 bilançosu nedir ve Küba, Covid-19 ile nasıl mücadele ediyor?
“PANDEMİ TAMAMEN KONTROL ALTINDA”
Luis Alberto Amoros Nunez: Covid 19 ile ilgili söylemem gereken en önemli şey kendi aşı kampanyamız. Yüzde 100 Küba’nın yerli aşılarıyla nüfusumuzun %86’sını aşılamış bulunmaktayız. Nüfusumuzun %86’sını 2 doz aşıyla aşıladık ve şimdi 3. dozlara başladık. Yani şunu söyleyebiliriz: Nüfusumuzun %86’sı tüm dozlarını oldular. Önümüzdeki aylarda 2 doz aşı olanları da 3. doz ile
aşılayacağız. Geçtiğimiz son iki ayda 100’den çok daha az vaka oluyor ve neredeyse hiç ölü yok. Ya da bazen günlük bir ya da iki ölü çıkabiliyor.
Örnek vermek gerekirse dün 200 vaka sayısı açıklandı fakat hiç ölen yok. Tamamen kontrol altında ve bu başarımızı aşımızın etkinliğine yorabiliriz.
“BİZ ZORU BAŞARIYORUZ”
Bu aşı sadece Küba’da kullanılan bir aşı değil. İran’da, Vietnam’da, Venezuela’da, Nikaragua’da da kullanılıyor. Şimdi başka ülkelerde de kullanılabilmesi için görüşmeler yapıyoruz. Bizim gibi küçük bir ülke için bunlar zor şeyler. Biz zoru başarıyoruz. Fakat biz başarımızın arkasındayız çünkü şuradan yola çıkıyoruz; Biz aşımızın ne kadar etkili olduğunu biliyorduk, aşımıza çok güveniyorduk. Bu da zaten verilerden belli oluyor. Bu aşılar çeşitli kliniklerde bazı enstitülerde bir çok teste girdi ve oradaki sonuçlara göre %92’den biraz daha fazla etkinliği olduğu belirlendi.
“SAĞLIK SİSTEMİMİZ EVRENSEL VE ÜCRETSİZ”
Pandeminin ortaya çıktığı 2020 Mart ayından bu yana, en zor günlerimiz geçtiğimiz yaz aylarıydı.
Gerçekten Küba çok zor durumdaydı fakat şu an her şey kontrol altında. Hatta
pandeminin çıkışından beri en iyi zamanlarda olduğumuzu söyleyebiliriz. Ve bu da bizim sağlık sistemimizin ne kadar etkin olduğunun göstergesi. Bizim sağlık sistemimiz evrensel, ücretsiz ve önce herkesin sağlığını düşünen bir sağlık sistemi. Bu yüzden biz başarılı olduk. Bioteknolojik
alanda etkili olduğumuz için de bu güzel sonuçları alabiliyoruz. Bizim bilim
insanlarımızın seviyesinin yüksekliği sayesinde bu güzel sonuçlara ulaşabiliyoruz.
Ve bunların hepsi ABD’nin ablukasına rağmen gerçekleşti. ABD’nin ablukası yüzünden biz bir çok aşımızı ürettiğimiz labaratuvarda pek çok eksik mataryelle çalıştık. Bir çok ilaca ulaşımımız engellendi. Tüm bunlara rağmen bilim insanlarımızın, Küba sağlık sisteminin başarısı sayesinde bu durumu kontrol altına alabildik.
“TÜRKİYE İLE GÖRÜŞMELER YAPTIK”
Şu an Küba da her şey yolunda, bu sayede turizme yeniden açılabildik. Turist sayımız arttı çünkü bütün çalışanlarımız aşılı ve şu an Küba’da gayet sakin ve kontrol altında bir hava var. Bu vesile ile Türk arkadaşlarımızı da Küba’ya davet ediyoruz, ki Küba’ya karşı çok sempati duyduklarını biliyorum. Dünyanın en güvenli yerlerinden birinde olacaklar. Bu konu hakkında bir kaç sohbetimiz oldu aslında. Çünkü Türkiye’de bir kaç şirket bizim aşılarımızla ilgilendi biz de bunun üzerine görüşmeler yaptık ama henüz resmi bir sonuca ulaşabilmiş değiliz.
“SADECE PFİZER, BİONTECH YOK”
Ben de bu vesile ile Türkiye’yi Turcovac aşıları için tebrik ederim. Tabi aslında tüm dünya olarak şunu da bilmemiz lazım. Dünyada sadece Pfizer, Biontech gibi belli başlı aşılar yok. Birçok farklı
aşı çeşidi var ve bunların bilinmesi lazım. Bu çeşitliliğin olması aslında herkeste aşı olma isteği uyandırır. Bütün dünyanın aşı olması gerekir çünkü elimizdeki tek koruma yöntemi bu.
Şöyle bitirebilirim; aşılarımızın etkinlik seviyelerinden, bulundukları durumdan, gösterdiği verimlilikten çok memnunuz. Umarım Türkiye’de de bizim aşılarımız kullanılır, buna çok
müteşekkir oluruz. Bir de Turcovac aşısının bir çok ülkede bir çok insana
yardımcı olabilmesini temenni ederim.
CRI: ABD 1960’lı yılların başından bu yana Küba’ya abluka uyguluyor. Çocuklar dahil milyonlarca Kübalı bu ablukadan etkileniyor. Günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan, sağlık araç gereç ve ilaçlara erişime kadar… Ancak bunun yanında ABD sık sık Küba, Venezüela ve Çin gibi bazı ülkeleri insan
hakları alanında eleştiriyor. Son olarak ABD Küba’da göstericilere yönelik insan hakları ihlali olduğu gerekçesiyle bazı Kübalı yetkilileri yaptırım listesine aldı. ABD’nin bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz ve Küba’nın insan haklarına bakışı nasıl?
Luis Alberto Amoros Nunez: Bu soruya iki parçada cevap vereceğim. İlk olarak şunu belirtmek isterim. ABD pandemi döneminde ablukayı çok fırsatçı bir şekilde kullandı. ABD’nin Küba’ya uyguladığı bu ablukanın bize verdiği hasar, dolar olarak söylersek 144 bin 413 milyon dolar. Nisan 2019’dan Mart 2020 ye kadar ki zararı 5, 5 milyon dolar. Bu bir halka uygulanabilecek çok
çok yüksek oranda bir zarar ve tabi ki Kübalıları, çocukları, yaşlıları kadınları çok etkiledi. Tabi ki Küba’daki bütün sektörlerde etkisini gösterdi. Bu yüzden her yıl Birleşmiş Milletler’de ABD’nin bu tutumu kınanıyor.
“BÜTÜN HALKIMIZA BİR SALDIRIDIR”
Ben de bu vesile ile Türk halkına teşekkür etmek istiyorum. Hem Türk halkı, hem de Türk hükümeti her yıl Birleşmiş Milletler’de bize uygulanan bu ablukaya kınıyor ve
bize her zaman destek oluyorlar. Bu bütün halkımıza bir saldırıdır aslında, sadece bir kaç yetkiliye, hükümete değil, bir iki insana ya da bir gruba değil, bütün halkımıza bir saldırıdır. ABD dışişlerindeki yetkililer bu ablukayı çok daha sıkı bir hale getirmeye çalıştılar. Castro hükümetinin halk tarafından sahiplenilen bir hükümet olduğunu bildikleri için, Küba’yı zor durumda, çaresiz
göstermeye çalışarak hükümete karşı kışkırtmalar planlamak istiyorlar. ABD’nin bu bakış açısı asla değişmedi bu çok ilginç. Trump yönetiminde 243 yeni önlem alındı. Ve Trump’ın aldığı bu 243 önlemin 60’ından fazlası pandeminin başladığı 2020’nin Mart ayında uygulanmaya başladı.
“ABD BUNU ÇOK FIRŞATÇI BİR ŞEKİLDE KULLANDI”
İşte şimdi tam da bütün insanlığın iş birliğine, yardıma ihtiyacı olduğu
bir zamanda ABD bu durumu çok fırsatçı bir şekilde kullandı. Bizim ülkemizde bir kaos ortamı bir yenilgi ortamı yaratmaya çalışıldı. Küba hükümetinin yetkililerini, kendi halkına yardım etmesi gereken yerde yardım edemeyecek hale getirdi.
Sizin de bahsettiğiniz gibi geçtiğimiz Temmuz ayında Küba’da bir takım gösteriler gerçekleşti. İşte bu gösteriler, ABD’nin Küba’da bir kaos ortamı yaratmak için bazı grupları kışkırtmasının sonucuydu. Zaten gerekli kaynaklara sağlık açısından ulaşamadığımız bir dönemde yaşanan bu olaylar bir yandan turizmi de olumsuz etkileyince kontrol altına alamadığımız
Covid 19 nedeniyle sert bir yaz yaşadık. Küba ticaret yapan bir ülke ve maalesef dış ticaretimiz duracak hale geldi. Finansal anlamda çok çok zorlandık, bu yüzden ABD’nin bu durumu fırsatçı bir
şekilde kullandığını söylüyorum.
Temmuzda bu olayların gerçekleşmesinin bir sebebi de şu: ABD’de bir çağrı yapıldı sokaklara çıkılsın diye ve bunu hükümetin içinde olan insanlar da yaptı, ABD’de yaşayan bazı Kübalılar da
yaptı. Aynı zamanda sosyal ağları da kullandılar bu çağrıyı oralardan da yaptılar.
“BU BÜYÜK BİR SUÇTUR”
Dünyanın hiçbir yerinde insanları sosyal ağlardan şiddete çağırmak, şiddete teşvik etmek kabul edilemez, bu büyük bir suçtur bunları kendileri de biliyor. Fakat konu Küba’ya geldiğinde bunu sadece yapmakla kalmayıp finanse de ettiler. Facebook’da, Twitter’da, İnstagram’da Küba’ya karşı
ayaklanmanın, Küba’ya karşı bir kaos yaratmanın çabalarını aynı zamanda finanse ettiler. Bizim ülkemizde kargaşa çıkması için, bir öfke durumu bir kargaşa durumu yaratmak için Twitterı da çok kullandılar. Robotlardı bunlar, otomatik hesaplar birden bir gecede üredi. Dışişleri Bakanımız Twitter’dan bunun nasıl olduğuna dair bilgi istedi fakat sonuçlanmadı.
ABD’nin her yıl Küba’da böyle bir kaos yaratması için, Küba hükümetini parçalayabilmek için,
insanları galeyana getirmek için bilinen tanınan açık açık söyledikleri finanse ettikleri fonlar var ve buraya her yıl en az 20 milyon dolar aktarılıyor. Bu rakamı açık açık telaffuz ediyorlar. Son 20 yılda da 800 milyon dolarlık bir finanstan bahsedebiliriz. Tabi biz şu an açık açık finanse ettikleri fonlardan bahsediyoruz. Çünkü ABD’de gizli fonlar da var.
Aslında hem ablukayla ilgili hem de ABD yetkililerin yaptığı bu çağrı ile ilgili olan olaylara baktığımızda; işte polislerin arabalarının yakılması, halkın polise, hükümete karşı çıkması,
aslında bu tüm olanları, 11 Temmuz’da olanları özetliyor.
“TABİİ Kİ MUTLU OLMAYAN İNSANLAR VARDI”
Maalesef böyle bir kaos ortamı yaratıldığında, Temmuz’da bu olaylar gerçekleştiğinde Küba’da
pandemi, abluka ve ulaşamadığımız kaynaklar sebebiyle tabi ki mutlu olmayan insanlar vardı. Dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Bizim kendi halkımızı, para vererek, finanse ederek, bir şekilde kandırarak birbirine düşürmeye çalıştılar. Tabi bütün bunlar olurken orada sayıları çok çok daha fazla olan, hükümete destek veren, hükümeti koruyan ve hâlâ devrime sahip çıkan insanlar da vardı. Ki sayıları onlardan çok çok daha fazlaydı. Fakat bunlar haberlerde sanki onlar
gösteri yapmış gibi gösterildi. Bu büyük medya şirketleri maalesef hiç fotoğraf bulamadı. Dünyanın her yanında gördüğümüz gibi gerçekleşmedi buradaki gösteriler.
“HÜKÜMETİMİZİN ARKASINDA DURAN BİR HALK VARDI”
Onlar çok istediler ama aksine bizim hükümetimizi savunan, hükümetimizin arkasında duran bir halk vardı o gün. Şu an ki durumdan bahsedecek olursak Küba’daki güncel durum gayet iyi. Halkımız gayet güvende ve hatta size şunu da söyleyebilirim belki de Latin Amerika’nın en
güvenli ülkesi Küba’dır.
Bu olaydan sonra halkımız sokaklara döküldü, biz böyle iyiyiz, her şey gayet yolunda demek için. Halkımızın büyük bir çoğunluğu hükümetimizden sükunetin bozulmamasını talep etti. Evet
ekonomik olarak Küba son zamanlarda iyiye gitse de, son 5 yılda ticaretimiz artsa da, pandemi sürecini ciddi hasar olmadan atlatmış olsak da, sıkıntılarımız olduğunu da tabi ki söyleyebilirim. Ama halkımız hükümetimize her zaman çok güveniyor ve bu durumu da atlatacağız.
“KÜBA’DA HALKINA SU FIRLATAN TANKLAR, TOMALAR YOK”
Bu yaptırımlar ile ilgili sorunuza geliyorum şimdi. Bu ABD’nin siyasi olarak diğer bir tavrıydı. ABD çok iyi biliyor ki Küba, Latin Amerika ülkelerinden herhangi biri değil onlara benzemiyor çünkü
Küba’da böyle gösterilerin sonucunda ölen kimse olmuyor. Küba’da tanklar yok, halkına su fırlatan tanklar, tomalar yok. Küba’daki savunma kurumları, Küba’nın güvenliği ile ilgili tüm kurumların, halkını korumak için ne kadar iyi çalıştığını ABD biliyor. Küba hükümeti, Küba’nın polisi halkına karşı değil. Bizim polislerimiz kocaman silahlar taşımıyor. Maalesef Amerika hükümetinin bu öfke çağrısı Küba’da bir kaos yaratma çağrısı, kendilerini güya demokrasi savunucuları olarak adlandıran hükümet çalışanları tarafından ülkemizin rejimini değiştirmek için gerçekleştirdi.
Şu çok ilginçtir ki Trump yönetimi, eski başkan Obama’nın “Artık Küba ile arayı düzelteceğiz, belki
biraz yakınlaşacağız, belki anlaşacağız” politikasının tam tersini yaptı ve 243 önlemin alındığı bir kampanya süreci başlattı.
“BİDEN YENİ ENGELLER KOYDU”
Şimdi Biden’a geldiğimizde de kendisine oy verenlerin istediği her şeyin tam tersini yaptı. Trump’ın aldığı bu önlemleri, ablukaya karşı direncimizi düşürecek bu önlemleri sürdürdü. Sadece
sürdürmekle de kalmadı bir çok da yeni engel koydu maalesef. Bizim halkımız askeri yaptırımlara direndi, terör saldırılarına direndi, ablukaya direndi, kaos girişimlerine direndi. Bizim halkımız savaşçı bir halktır ve direnmeye de devam edecektir.
Bu vesile ile Türk arkadaşlarımıza da hem destekleri, iş birliği için teşekkür ederim. Hem de şuna onları temin etmek isterim ki Küba devrimi her zaman gücünü koruyacaktır. Biz de ablukaya karşı
ekonomik önlemlerimizi alıp daha iyileştirip daha güçlü bir Küba olmaya çalışıyoruz.