Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova, Covid-19 salgınında gelinen süreci ve aşılama çalışmalarını Çin Uluslararası Radyosu Türkçe Servisi’ne değerlendirdi.
‘Aşılama konusunda Türkiye’nin son haftalarda bir atak yaptı gibi’ diyen Akova, “Bunun aşı teminiyle çok yakından ilişkisi var doğal olarak. Aşılama yaşı bir hayli düştü. Daha da düşeceğini umuyoruz. Toplumsal bağışıklığa erişmek için daha çok yolu var Türkiye’nin. Ama öyle görünüyor ki, yaz ayları içerisinde toplumda hızlı bir aşılama kampanyası yürütülecek; bu olumlu bir gelişme. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz ” şeklinde konuştu.
Türkiye’de de uygulanan koronavirüs aşısının etkinliği hakkında yürütülen klinik deneylerin koordinatörlüğünü de yapan Prof. Dr. Murat Akova, kısa bir süre önce Faz-3 sonuçlarını açıklamış; Sinovac aşısının etkililiğini yüzde 83,5, hastanede yatışı engelleme oranını ise yüzde 100 olarak tespit etmişti. Gönüllülerin halen takip edildiğini belirten Akova, “Bu çalışma 2021 yılının sonunda tamamlanacak. Gönüllü gruplarının içerisinde 500’e yakın Covid hastalığına yakalanan kişiyi analiz ediyoruz. Aşılandıktan ne kadar zaman sonra hastalandılar, ne oldu diye. Henüz bu çalışma sonuçlanmadı. Ama biz ilk yaptığımız çalışmanın sonuçlarını bir makale haline getirip tıbbi bilimsel bir dergiye gönderdik. Yayınlanmasını bekliyoruz. İlk çalışmanın sonuçlarını da ayrıntılı olarak sunabileceğiz” dedi.
Virüsün çeşitli varyantlar göstermesine ilişkin de konuşan Prof. Dr. Murat Akova, sözlerini şöyle sürdürdü: “Varyantlar güncel olarak çok önemli. Şu anda dünyada hakim olan İngiltere varyantı ya da yeni adıyla ‘Alfa’ varyantı. Bu virüse karşı şu anda hali hazırdaki aşıların etkili olduğunu biliyoruz. Onun dışındaki bazı varyantlar, son olarak ortaya çıkan Hindistan kökenli varyant oldukça dirençli gözüküyor. Yine Güney Afrika kökenli olanlar da öyle…
Bilimsel çalışmalar arttıkça aşıların etkisi varyant ilişkisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olacağız. Ama genel olarak varyantlar aşıya karşı bir direnç sağlıyor. Bu nedenle toplumsal aşılama, mümkün olduğunca çok sayıda kişinin aşıya erişimi önemli.”
Aşı sırası gelen tüm yurttaşların aşı olması gerektiğine dikkat çeken Akova, “Çeşitli söylentilerden etkilenerek aşı olmamak gibi bir davranış yanlıştır. Herkes aşı olmalı. Aşının bazı küçük yan etkileri, hastalığın ölümcül etkilerinden çok çok azdır. Herkes mutlaka aşı olmalı” dedi.
Aşı adaletsizliğine de değinen Murat Akova, zengin ülkelerin sadece kendi ülkelerini aşılamalarının virüsle mücadelede yetersiz olduğunu, tüm dünyanın ciddi bir oranda aşılanması gerektiğini, bunun için de kat edilmesi gereken çok yol olduğunu ifade etti.
Normalleşme sürecinde önlemleri dikkatle uygulamak gerektiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Murat Akova, şöyle devam etti: “Açık havada, deniz kenarında, parkta pratik olarak, çok kalabalık ve çok yakın temasta bulunmuyorsanız bu virüs bulaşmıyor. Havalandırması olmayan kapalı bir ortamdaysanız, o ortamın içerisine girdiğiniz anda sosyal mesafe 2, 3 ya da 5 metre çok önemli değil. Virüs havada asılı durduğu için, eğer siz o havayı soluyorsanız hastalıkla karşılaşıyorsunuz. Buna göre önlemleri almak insanları hem sosyal hem de psikolojik açıdan rahatlatmak anlamında önemli olacaktır. Tabii en önemlisi aşılama. İnsanları bağışıklı hale getiremezseniz bütün bu önlemler ikincil hale gelecektir.”
Salgının bundan sonraki sürecine ilişkin tahminleri de paylaşan Prof. Dr. Akova, “bu salgının giderek yavaşlayacağı ve virüsün aynı gripte olduğu gibi belli aralarla, belki mevsimsel tekrarlamalarla şiddetini hafifleteceği yönünde bir öngörü var. Bunu kesin olarak söylemek mümkün değil. Şunu söylemek mümkün: Aşılama çalışmasında başarı olan, toplumun yarından fazlasını aşılayan ülkelerde salgının şiddeti belirgin derecelerde azalmaya başladı. Bu aşının etkili olduğunu gösteriyor. Toplumların aşıya erişimi arttıkça salgının şiddeti de azalacak. 2022’den itibaren salgının şiddeti daha da yavaşlayacak” diye konuştu.