Çin ve Rusya’nın Nükleer Enerji Alanındaki İşbirliği’ni Dr. Barış Adıbelli yorumladı: “Çok yönlü stratejik bir ortaklık”
Dumlupınar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Barış Adıbelli, Çin ve Rusya’nın dört yeni nesil nükleer reaktörün inşasına başlaması başta olmak üzere, son dönemde öne çıkan başlıkları verdiği özel röportajda değerlendirdi.
Çin ile Rusya arasındaki bu iş birliğinin küresel politikayı yakından ilgilendiren bir gelişme olduğunu belirten Adıbelli, “Özellikle ABD nezdinde bakıldığında bu daha da önem kazanıyor” dedi.
Çin’in büyük bir ülke olduğunu ve kömüre bağlı bir enerji tüketimi olduğunu hatırlatan Adıbelli, Çin’in bu durumdan kurtulmak istediğini ifade etti.
“Rus Savunma Teknolojisi Çin için Hayati”
Rusya’nın savunma alanında, özellikle Putin döneminde tekrar eski gücünü yakaladığını, hatta geçtiğini vurgulayan Adıbelli, şöyle devam etti: “Trump’ın bir itirafı var: ‘Rusya nükleer silah teknolojisi de dahil olmak üzere savunma alanındaki teknolojide ABD’yi bir adım geçti’. Onun için Trump her şeyi bir tarafa bırakıp yeniden silahlanma yarışına girmişti. Dolayısıyla Rusya bu teknolojisiyle Çin’in zaten başından beri dikkatini çekiyordu ama şimdi bambaşka bir süreç başladı. Rus savunma teknolojisi Çin için oldukça hayati bir önemdedir.”
Çin ve Rusya arasındaki iş birliğinin sadece nükleer alanında değil enerji alanında da bir iş birliğinin parçası olduğuna dikkat çeken Dr. Barış Adıbelli, Sibirya’daki doğalgazın Çin’e ulaştırılmasına ilişkin birçok boru hattı projesi olduğunu da sözlerine ekledi.
“Bir Denge Unsuru Olarak Çin ve Rusya”
Adıbelli, meselenin uluslararası politika açısından önemine ilişkin de şunları belirtti: “Son 1.5 aylık dönemde Türkiye’nin bulunduğu coğrafya merkez olmak üzere bir takım jeopolitik gelişmeler yaşandı. Başta Ukrayna, Karadeniz meselesi… Rusya’yı ilgilendiriyor. Tam bu meselede tansiyon düştü derken, Ortadoğu’da İsrail’in başlattığı bir süreç var. Putin Rusya Milli Güvenlik Konseyi Toplantısı’nda ‘İsrail’in bu saldırganlığı Rusya’nın milli güvenliğini doğrudan ilgilendiriyor’ dedi. İsrail-Filistin sorununda Çin’in BM Güvenlik Konseyi’nde son haftalarda attığı birçok adım var. Her zaman tartışılan bir nokta; ‘Bir denge unsuru olarak Çin ve Rusya bloğu.”
“Kissenger İlk Defa Çin’e Doğrudan ‘Süper Güç’ Dedi”
Geçtiğimiz haftalarda McCain Enstitüsü’nde Henry Kissinger’ın bir konuşma yaptığını dile getiren Dr. Barış Adıbelli, şöyle devam etti:
“Kissenger ABD’yi uyardı ve ‘Çin’le mücadele veya Çin’le yaşanacak bir soğuk savaş, önceki Sovyetler Birliği ile yaşanan soğuk savaşa benzemez’ dedi. Burası çok önemli! Kissenger orada ilk defa bir şey daha dedi: ‘İki süper gücün karşı karşıya gelmesi’. Çin’den ve ABD’den bahsediyor. İlk defa Çin’e doğrudan ‘süper güç’ dedi. Henry Kissenger, ‘Çin hem askeri alanda hem de teknoloji anlamında büyük bir güç’ diyor. Nükleer iş birliğini de bu bağlamda görmek gerekiyor.”
Dr. Barış Adıbelli, Çin ve Rusya arasındaki çok yönlü stratejik ilişkinin kurumsallaşması gerektiğini de sözlerine ekledi.